Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

çok miktarda

См. также в других словарях:

  • eser miktarda — zf. Belli belirsiz miktarda, çok az ölçüde …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • spot — is., İng. spot 1) Herhangi bir aynalı alet ile ekran üzerinde oluşturulan görüntü 2) ekon. Toptancıdan bir malı çok miktarda veresiye aldıktan sonra piyasada değerinden daha aşağıya peşin olarak satma 3) sin. Dar bir alana çok güçlü ışık… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şurup — is., bu, Ar. şurūb 1) Çok kaynatılarak koyulaştırılmış şerbet Sen hele şu kadayıfın şurubuna bir göz atıver. A. İlhan 2) Çeşitli meyve özleri ve şekerin kaynatılmasıyla elde edilen içecek Vişne şurubu. 3) İçinde çok miktarda şeker bulunan koyu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • brom — is., kim., Fr. brome Atom numarası 35, atom ağırlığı 79,909, yoğunluğu 2,97 olan, deniz sularında az, bazı göllerde çok miktarda bulunan, kırmızı renkli, pis kokulu, zehirli, sıvı bir element (simgesi Br) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • diz boyu — is. 1) Dize kadar olan derinlik 2) zf. Çok miktarda Sokakta diz boyu kar vardı. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kadehçik — is., ği, bit. b. Meşe, fındık, gürgen vb. ağaçlarda, meyve sapının genişlemesiyle oluşan ve meyveyi ortasına kadar içine alan küçük kadeh biçimindeki oluşum Palamut meşesinin kadehçiklerinde çok miktarda tanen vardır …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kaynamak — nsz 1) Bir sıvı, sıcaklığı belli bir dereceyi bulduğunda buhar durumuna geçerek fokurdamak Su, 100 °C de kaynar. 2) Yiyecek, içecek pişmek, haşlanmak Doktorun sade kaynamış kahvesini söylemesini bekledi ve garson gider gitmez konuştu. T. Buğra 3) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kazan — is. 1) Çok miktarda yemek pişirmeye veya bir şey kaynatmaya yarayan büyük, derin kap Koca bir kazan patates kaynattık. A. Gündüz 2) Buhar makinelerinde, kalorifer tesisatında, suyun kaynatıldığı büyük derin kap Kazan patladı. Birleşik Sözler… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • narkotizm — is., Fr. narcotisme Uzun süre ve çok miktarda uyuşturucu madde kullanmaktan doğan bozuklukların bütünü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • savurmak — i 1) Havaya atıp dağıtmak, saçmak Bir eğlence yerinde destelerle banknotu havaya savurduktan sonra... R. N. Güntekin 2) Rüzgâr, şiddetle eserek bir yeri, bir şeyi altüst etmek, havaya kaldırmak, dağıtmak 3) Kaldırıp atmak, fırlatmak Adam birden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • spotçu — is., tic. Bir malı çok miktarda toptancıdan veresiye aldıktan sonra piyasada değerinden daha aşağıya peşin olarak satan kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»